suadiye'de d&r var, mado'nun yanında.
kapanmamış olması lazım.
caddebostan'daki kapandı.

Hocam Bağdat cd çok uzun bir cadde, hangi bölgeden olduğunu söylesen cadde olarak değil de belki de bir arka cadde ara sokakta filan bilen biri yazar.

suadiyede var d&r +1

Kadıköy dolmuşuna veya otobüsüne bin, ver elini Yazıcıoğlu...

suadiye d&r tek ops,yon. onun dışında caddede oturuyorsanız benim tavsiyem hemen atlayın trene nautilus'tan ihtiyaçlarınızı giderin.

onemli olan musteriyi, isi bulmak. Hic musteriniz olmadigi icin, ilk 1-2 isinizi kisisel baglanti ile, cok ucuza (ya da bedavaya) yapmaniz lazim.

sonra bu islerinize referans veren bir web sayfaniz, sosyal medya hesabiniz falan olsun. Baska islere oyle talip olursunuz.

bence ilk musterileri, isi bulmadan hicbir alete, cihaza para vermeyin.

eğer ucuza ya da bedavaya iş yaparsanız batarsınız veya batışınızı hızlandırırsınız. ilker canikligil olmaz öyle saçma şey'de bu konuyu işlemiş. www.youtube.com buradan ulaşabilirsiniz.

"hiç iş yapmamaktansa ucuz iş alıp portfolyo, showreel kasalım, sonra ücreti artırırız" düşüncesi hatalı olur.

bir de iş kurarken alet satın almak da bence hatalı bir yaklaşım. çünkü önünüzde oturmuş bir iş yok, haliyle elinizdeki nakit parayı iyi idare edebilmeniz gerekiyor. dolayısıyla başlarda ekipman kiralayarak işi başlatmak daha makul olabilir.

bunların dışında piyasanın içerisinde değilim fakat tasarımcıyım. tasarımcılar sektöre ilk girecekleri zaman portfolyo kasarken hayali projeler üretirler. sizin durumunuzda bunu reklam, tanıtım filmi vs için uyarlayabilirsiniz bu alanda sunabileceğiniz işleriniz yoksa.

Umarım arkadaşın teknik biliyordur.

Reklam filmleri için iyi bir 4k kamera (youtube-instagram içinse belki sizdeki olabilir), ona uygun gimbal, röportaj vb. sesli çekim işi olacaksa düzgün bi shotgun mikrofon + yaka mikrofonları. Ses kayıt cihazı. Led, kelvini değiştirilebilir ışıklar. Türkiye'de etkinlik-tanıtım çekimlerinin olmazsa olmazı Drone mesela şu an :D kiralanabilir ama.

Fakat, neyi nasıl çekeceğinizi bilmeden (kadraj-kompozisyon) elinize Alexa da versek çok bir şey yapamazsınız bence. Üstteki arkadaşın dediği gibi gidin sahte reklamlar, tanıtımlar çekin ne yapabiliyorsunuz bir görün. Yaptığınız şeyi mümkün olduğunca profesyonel işlere benzetmeye çalışın.

Ucuza kalite aradığınız için, Fuji Xt3 gibi 10bit çekim yapabilen aynasızlara bir göz atın. 10 bit nedir diyorsanız (umarım arkadaşınız demiyordur) temel kamera, codec, renk düzeltme, çekim kurgu vs. bol bol bir şeyler okuyun izleyin.

@kahverengi mont demis ki: "tasarımcılar sektöre ilk girecekleri zaman portfolyo kasarken hayali projeler üretirler"

vallahi buna eskiden sahtekarlik deniyordu, simdi endustri standardi olmus herhal?
dogrudur, retorik sormadim, guzel bir bilgi.

@ebabil curnatasi, gidip de iş yapmış gibi gösterirse sahtekarlık fakat fake marka ismiyle güzel bir websitesi/uygulama tasarlasa(öyle olduğunu da belirterek), iş veren için "hmm bunu becerebiliyor" algısı yaratıyor tabii. Diğer türlü oturup cidden öyle işler yapmayı beklemesi lazım.

ne alaka canım sahtekarlıkla, hayali proje demek, hayal kurup bir proje çıkarmak demek.

ben de benzeri bir tavsiye vereceğim,

atıyorum youtube'dan olmayan markaların olmayan ürünlerine kısa reklamlar çekin, kendinize bir portfolyo oluşturun.

@ebabil curnatasi bilmiyorum zoruna giden bir nokta mı oldu da böyle manasız bir yorum yaptın fakat "git arçelik'ten iş almadığın halde almışsın gibi reklam çek" şeklinde bir yaklaşım değil bu. bir tasarım ortaya koyarsan bu tasarımdır, üretilmesi gerekmez. senin çizim yeteneğini, modelleme yeteneğini, program bilgini, sanatsal, görsel yeterliliğini ortaya koyarsın. bütün dünyada sektör var oldu olalı yürütülen sistem nasıl sahtekarlık oluyor anlamış değilim.

zeynebcetin youtube kanalında denemişti. bence değmez

cafflano'nun benzer modelinin incelemesini izlemiştim, incelemeyi yapan kişi öğütücünün çok tutarsız öğüttüğünden bunun da lezzete negatif etki ettiğinden bahsetmişti.

youtu.be
youtu.be

Me and a gun,

enstrümansız ve arkasında gerçekten bi tecavüz hikayesi olması beni çok etkiliyor.

open.spotify.com

Tori amos u en çok seven kişi olarak sana bells for her oneriyorum

Happy phantom

Otesi yok. Ama dogru live versiyonu olmayabilr.

Toriyi en ck benim sevmem!!!!

youtu.be

a sorta fairytale

@cureforlove, galiba bu şarkıya aşık oldum.

asya pazarı'nın güzeldir

selamiçeşme nakkaş'tan de söyleyebilirsiniz, orası da güzeldir.

(bkz: ankara anlaşması)

sakın evini satıp gitmeyi düşünme. çok büyük riske girersin.
gidip tutunamamak var.
birşekilde para biriktirip öyle gitmeyi dene gideceksende.

Öncelikle evli ve çocuk sahibi olduğunuz için mutlaka yasal yollar ile yurtdışına yerleşmenizi öneriyorum.
Ülkelere göre değişiklik gösterse de genel olarak bunun yolu da o ülkeye ya yatırım yapmak ya da o ülkeden belirtilen tutarlarda gayrimenkul satın almak.
Önce hangi ülkede yaşamaya karar vereceğinizi belirlemelisiniz. Bu aşamadan sonra tavsiyem o ülkeye eşiniz ve çocuğunuz ile turist olarak 20-30 gün gidip, ev kiralayıp kısa süreli bir deneyim edinmeniz olacaktır. Bu süre boyunca turist gibi değil, o ülkede vatandaşı gibi yaşamanız daha doğru olacaktır. Örneğin dışarıda yemek yemeyin, 1-2 gün sadece evde vakit geçirmeye çalışın, evde yemek yapın, pazar market fiyatlarını deneyimleyin, vs...
Ancak yurtışında yeni bir başlangıç göründüğü kadar kolay bir aşama değildir, bilginiz olsun.

Hevesinizi kırmak gibi olmasın ama pek mümkün görünmedi. Hani mesleğiniz yazılım olsa... Eşinizin mesleği nedir? Avrupa zor da Kanada biraz daha olası sanki.

Umarım iyi planlanmamış bir macera uğruna tek birikiminizi satmazsınız, neticede evladınızın geleceği.

Vallahi umut vermek gibi olmasın ama bizim ali evli çocuklu olarak kanadaya gitti. Yes no kadar dahi ingilizcesi yok. Lise mezunu kurgucu. Ilk duyduğumda sektirsen gidemez diyordum. Ama gitti. Hâlâ anlamış değilim. Kanada kelimesini ingilizce olarak yazamaz. Karısını da bilemedim şimdi de bilim adamı değildir herhalde o da. Ilginç işler.

çeşitli programlarla neredeyse kelimesi kelimesine neyin nereden koplayalandığını anında bulmak çok kolay, yapmayın.

(git: turnitin)

Turnitin +1

Hatta yök ün kendi intihal tarama motoru bile var artık.

Yakalanınca dersten kalmak çok yüksek ihtimal. En kötü ilgili ödev 0 olur doğal olarak kalırsın.

Dersten kalmayı geçtim uzaklaştırma alan dönemdaşlarım var basit bir ödevi copy paste yaptı diye.

bir zahmet oturup yazsan tezini. en fazla 1 hafta-10 gunde bitecek tezler icin ogrencilerin girdikleri sekillere yazik.

bu ulkede her sey olabilir. kopya da yiyebilirsin, hocan hicbir sey de yapmayabilir. bu tezi kendin icin yap, hocan ya da baskasi icin degil. sevmiyorsan, o bolumu okumaman lazimdi.

Turnitini kandırma yöntemleri de var.

arkadaşlar cevaplarınız için teşekkürler , seçtiğim anadal basit olduğu için bileisteye aldım ,farklı bir alanla ilgileniyorum .onun için etik mi değil mi konusunu geçip turnitin denilen sistemden nasıl kurtuluruz ? ona yoğunlaşsak daha verimli olur :)

Hocam lisans bitirme tezinde kimse mucize beklenmiyor zaten eli yüzü düzgün hem de ahlaki olarak sorunsuz birşeyler yapmaya gayret edin.

İntihal yazılımlarından kaçınmanın yolu da dolaylı alıntıdır. Yani alıntı yapacağınız cümleyi, paragrafı kendi sözlerinizle yazmak. (Tabii ki yine kaynak göstereceksiniz)

google translate e yazip ingilizceye ceviriyorsun, oradan sonra tekrar gerisin geriye tr'ye ceviriyorsun. anlamsiz kelimeleri kendi cümlelerinle genel anlamı da bozmadan düzeltip devam ediyorsun.

ben hoca olsam böyle bir şeyde soruşturma açıp okuldan bile attırırım, ecnebiler yaptığın ödevde bile intihal olsa okuldan atıyorlar. Umarım tüm hocalar benim gibi düşünüyordur.

etik olup olmamasını geç zaten, yaptığın düpedüz hırsızlık olur. sorun da etiği boşverin ben nasıl hırsızlık yaparım oluyor.

bunun sonu okuldan atılmaya kadar gidebilir.

5 Eylül 2019'da son sigaramı içtim. Ara sıra canım istiyor ama kesinlikle kararlıyım. Bir tane bile yakmadim. O istekler git gide azalıyor iki ay önce günde on defa hatırlıyordum, artik günde bir iki defa max.
Seneye haftada bir olacak muhtemelen.
Soruna gelecek olursak, ne zaman demişsin.
Cevap, Sigara içmeden de mutlu olunabileceğini, hayattan zevk almanın mümkün olduğunu tamamen idrak ettiğin zaman.
Bu!
Düşün o kadar sigara içmeyen insan var ve hayatlarına musmutlu devam ediyorlar.
Demek ki mümkün. Demek ki bu zıkkım ekmek değil, su değil.
Sanırım uzun bir süre bu mereti içtin ve sosyal hayatını bu kadar etkilediğine göre belli ki hayatının merkezine koymuşsun.
Şöyle düşün, içersen genç yaşta ölürsün. Kanser.net
Rockefeller değilsin, sağlığını tekrar kazanmak için harcayacağın milyon dolarların da yok.
Dolayısıyla sigara içmediği halde hayattan zevk almayı becerebilen insanlara bak.
Onları taklit et, abur cubur ye bir süre.
Balık tutmayi öğren, olta al benim gibi, arabanla ilgilen, yürüyüş yap bir meşgalen olsun.
Cuğara içmemek demek ot gibi yaşamak demek değil ki.

mutsuzluk hali 1. hafta tamamen bitiyor ve 2. günden itibaren git gide azalıyor.

Kısacası hayatının merkezine başka şeyler koy, fıtrat boşluk kabul etmez. Bir de o meret olmadan da hayattan zevk alınabileceğini hem de çok zevk alınabileceğini iyice belle.

asla öyle bir şey yaşamadım. sevdiğim bir şey üzerine içmeyeceğim diye yemin ettim. canım bir daha istemedi.

bitiyor, ben de bıraktığımda sanki bir daha hiç keyif almayacakmışım gibi hissetmiştim, ama geçiyor. şubatta 2 years sober...

Prag için YouTube dan honestguide kanalında istediklerin var. Diğerlerini bilmiyorum.

@Topalordek Teşekkür ederim.

absintherie'de mutlaka absinth koteyli iç derim, shot boyunda kokteyller geliyor, ama ikincisinde baya uçmaya başlıyorsun.

eğer yağmur yağmıyorsa kesinlikle meydanda klasik müzik yapan insanları dinle. eline de sıcak şarabını al, ya da normal şarap al o ambiyansı tat.

ilgin varsa Leica gallery'e git

mezarlığını görmeni tavsiye ederim. ama mezarlığa kadar yürüyerek gitme derim. toplu taşıma iyidir.

işte klasik turistik kalesine git, katedralini gör,

Franz kafka müzesine git seversen,

charles köprüsünde vakit geçir, tatlı bir köprü bayaa

vs vs. tatlı bir şehir, açık hava müzesi gibi, her binanın ve sanat eserinin keyfini çıkar.

Dorsten kücük bir sehir bana yakin. Orda uyguna otel vardir ama tabi hic konaklamadim. Dorstenden cevrede kalan büyük sehirle gidebilirsin Düsseldorf 90km Essen 25 km Dortmund 35km Köln 110km Münster 60km. Müze ve galerie dolu bu saydim sehirlerde

@ cedric tweedledee, samiabi19 Teşekkür ederim.

Braga'ya 20 dk mesafede Guimaraes var. Oraya da gidebilirsiniz. Portekiz'in doğduğu yer diye geçer. Kale ve çevresinde tarihi yerler var.
Bragada bom jesus var.

@emcekare olmadı einstein olsun bari Teşekkür ederim.

35mm derken 35mm e denk mi istiyorunuz yoksa 35mm odak mesafesi mi istiyorsunuz. bu durumda 56mm e denk gelecek.

tavsiyem sokak fotoğrafçılığı için 28,24,21 mm civarı bir lens almanız.

ben canon kullanıcısı olsam hiç düşünmeden şu lensi alırdım, başka da lens almazdım

fotografium.com

bu lens ile 38,4 mm 'e denk odak mesafesi elde edeceksiniz. benim sokakta en sevdiğim aralık 28-40 mm arası zaten sokakta en çok tercih edilen lensler de bu aralıkta oluyor genelde.

tavsiye ederim.

örnek fotoğraflarla fikir vermesi açısından şuraya da bakabilirsiniz:

sokakhikayeleri.com

Yongnuo nun var mıydı hatırlamıyorum ama bir bakın isterseniz. 50mm ini kullanıyorum ben memnunum.

Kilitli poşete azar azar koyun, paketin ağzına bir de pipet koyun. Paketin ağzını sıkıca kapatın, en son pipet yardımı ile vakum yapın paketi tamamen kilitleyin. Hızlı olmanız önemli. Azar azar vakumladığınız kahve çekirdekleri yaklaşık 1 sene tazeliğini korur. Kuru ve serin bir yerde bekletin.

En iyisi koroplastın çift kilitli poşetleridir.

Ayrıca bkz:youtu.be

Küçük küçük vakumlatın Bi kuruyemişçide falan.

Teşekkür ederim.

www.youtube.com

4 tarafı su olan yani kara ile hiçbir bağlantısı kalmamış olan bir toprak parçasına sahip olmak, karaya en az 1 yönden bağı olan bir toprak parçasına sahip olmaktan kolaydır. Bu toprak parçası eğer bir ülkenin sınırları içinde kalıyorsa oraya başka bir ülke girip yerleşmek ister, sebebi o ülkenin varlığını olumsuz etkilemekten başka bir şey olmaz. O toprak parçasına konmak demek her dört yöndeki sulara ve trafiğe hükmetmek demektir. Bunun nesi sana normal geliyor anlamadım.

Kanal İstanbul'un tek tehlikesi Trakya'nın savunulması değil ayrıca.

bence dört bir yanına duvar örersek, çevresindeki sulara da köpek balığı pirana gibi bilimum yırtıcı balığı koyduk muydu kimsecikler giremez.

ne saçmalıyonuz la trakyanın savunması falan lol

youtu.be

kesinlikle bialetti.

Mokapot hakkında sağlık açısından yapılan uyarıları okuyunca vazgeçmiştim. Bir kere kahveyi kaynatıyorsunuz, ve metal bir ürünün içinde bu gerçekleşiyor.

Ben v60 üzerine bir sürü araç gereç aldım, bir çok üreticiden aylarca pahalı kahve aldım, forumlar okudum, videolar seyrettim vs. Evet ilginç bir ilgi alanı ama amacın iyi kahve içmekten ibaretse acizane fikrim bu manuel yöntemlerle çok uğraşmaya gerek olmadığı yönünde. Bütçenizin yettiği kadar bir değirmen ve filtre kahve makinesi, kahve çekirdeğiniz bittikçe yenisini taze aldığınız ortalama pahada bir kahveci bu ihtiyacı rahatça görüyor.

hocam iyi kahve hazırlamanın yolu

1- iyi bir öğütücü
2- taze kahve
3- lezzetli bir su

1- öğütücünün önemi bir kaç noktada ortaya çıkıyor, kahveyi taze taze öğütüp demlerseniz daha fazla aroma elde edersiniz. burda herhangi bir öğütücüden bahsetmiyorum ama. gerçekten tutarlı öğütüm yapan bir el ya da elektrikli değirmen lazım. yoksa benim gibi abuk subuk ekipmanlara para döküp kötü kötü lezzetler elde edersiniz. misal delonghi kg79'um vardı, espresso için de filtre kahve için de rezalet sonuçlar verirdi. bir kere espresso inceliğine inemiyordu, filtre kahve için de o kadar tutarsız öğütüm yapıyordu ki tek bir içeceğin içerisinde acı, ekşi ve tuz tatları yoğunlukta oluyordu. sonrasında gene dandik olan hario mini slim plus aldım, resmen çağ atladım. bir de düşünün bu da dandik ve tutarsız bir değirmen, ama sonuç çok daha iyi.

2- taze ve iyi kavrulmuş kahve gerçekten başka oluyor. artık öyle tchibo'ydu, starbucks tı falan içemiyorum. içemiyorum derken tercih etmiyorum çünkü gerçekten diğer kahvelerin yanında o kadar lezzetsiz kalıyor ki... anlamı kalmıyor. doğal olarak online kavuruculardan farklı farklı kahveler alıp kendim için uygun lezzeti bulmaya çalışıyorum.

3- kahvenin %98 i sudan oluşuyor. dolayısıyla da suyun lezzeti, içindeki mineraller, ph'ı vs kahvenin tadını oldukça etkiliyor. ben kuzeyden su kullanıyorum ve sonuçlar hıoşuma gidiyor, saka su çok önerilir. vs vs. daha da hastaları bu işin kendi sularını yapıyorlar. önce filtreleyip sonrasında mineralleri vs ekleyerek kahve için uygun suyu yapıyorlar. kimileri de mahallelerindeki coffee shop'a gidip onların sularını şişeye dolduruyorlar. ben de geçen arkadaşımın coffee shopuna şişeyle gittim, rica ettim 1 litre doldurdu. önümüzdeki günlerde bir kıyaslama yapacağım evdeki su vs coffee shop suyu diye.


işin özeti, kahve bir keyiftir. lezzetli kahve için para ve zaman harcamak gerekir. eğer derdiniz kafein olsun benim olsunsa, hiç girmeyin bu işlere, kahvenizi alırken öğüttürün, herhangi bir demleme ekipmanı ile demleyin (mesela ucuza delonghi alın ya da moka pot alın) gitsin. lezzetli kahveyi de coffee shop a gittiğinizde içersiniz.

ama derdiniz evde güzel kahve yapmaksa, öncelikli olarak ne tür demleme ekipmanı alacağınıza karar verin ve ona uygun bir değirmen alın. sonrasında da demleme ekipmanını alın.

moka pot sağlığa zararlı vs değildir, bunla ilgili yazılmış dolu raporlar var. insanları şüphelendiren şey bialetti'lerin aluminyum olması. ama dediğim gibi bu raporları okuduğunuzda yapımında vs kullanılan materyallerin sağlık açısından problemli olmadığını anlarsınız. aluminyumda problem temizlik. o nedenle ben çelik bialetti aldım onu kullanıyorum. bence daha lezzetli ve kullanımı daha kolay.

moka pot'ta kahve demlemek de o kadar kolay değil. suyun ısısından, kahve miktarına, demleme sonrasında uygulayacağınız bir kaç önleme kadar bazı prosedürleri yerine getirmezseniz güzel kahve elde edemiyorsunuz. fakat bunlara harifyen uyarsanız da bu sefer kötü kahveyapmanız imaknsız oluyor. ben her seferinde meyve suyu kıvamında lezzetli kahveler elede ediyorum.

eğer espresso işine girecekseniz de değirmen + makine 3500 - 4000 tl yi gözden çıkarmanız lazım. Lelit Fred değirmen ve Gaggia New Classic güzel ve uygun fiyatlı bir ikili. Yaklaşık bu aralığa denk geliyor. Ya da ikinci el temiz ekipmanlara yönelebilirsiniz. O zaman da 2500 - 3000 . aralığında temiz ve güzel bir ekipman alabilirsiniz.

kahve biraz hastalık, elime para geçtikçe hep yeni ekipman alıyorum, farklı farklı, pahalı ve ucuz kahveler deniyorum vs. genel olarak evde çok lezzetli kahveler yapıyorum, hatta öyle ki çoğu coffee shop tan keyif almıyorum.

moka pot dışında ucuz ve hem lezzetli hem espresso ayarı kahve elde edebileceğiniz aletler:

aeropress, wacaco minipresso, staresso

ben aeropress ile yapılan kahveleri çok seviyorum.

son olarak kickstarter'da böyle bir ürün son zamanlarda bayaa popüler oldu: www.kickstarter.com

İstanbul havalimanı MECBUREN çalışıyor ve zararını hep beraber yeni kalemler de eklenerek vergi şeklinde yüklendik, ödüyoruz. Hiçbir faydası yok. Atatürk havalimanı kapatıldı. Bunları unutmayalım.

Evet Kanal İstanbul'un hiçbir faydası yok ve olabilecek herhangi bir faydası varsa da kesinlikle yok edilecektir. Emin ol yani.

yapana,işletene faydası olacak.başka kimseye değil.

mahfi eğilmez kitabında bu kanal istanbulu mısır piramitlerine benzetiyor ve diyor ki o dönem için o piramitlerin yapılması o bölge ekonomisini olumlu yönde etkilemiştir, iş gücü artmıştır vs vs.. .kanal istanbul için de aynı şeyler söylenebilir.

inşaat sektörü yüzünden ülke krize girdi. sektör canlansın diye yapılıyor. başka bir halt olduğundan değil. binlerce istihdam vs

şehir neresi?

mahallenizin coffeeshop'u anca.

onun dışında para vermek niyetindeyseniz kendinize bir değirmen alın derim. ben espresso için de diğer demleme türleri için de hario mini slim plus ile öğütüyorum. sadece espresso içi sözeni tavsiye ediyorlar.

daha fazla bütçeniz varsa timemore 1zpresso gibi markalara yönelebilirsiniz.

ya da ikinci el breville bcg 600 ikinci el bir tane çözebilirsiniz. Lelit fred de güzel bir opsiyon.

bence bu işin en doğrusu değirmen almanız ve taze taze içeceğiniz zaman öğütmeniz.

@ao12 istanbul / bakırköy

@cedric tweedledee

hario 'dan memnun musunuz? sözen için "kahveye alttaki vidadan metal parçacıkları karışıyor, kahve içerken metal tadı geliyor" vs yazmışlar hep.

makro marketlerde makine var sanirim ucretsiz. gene de bi arayip sordurubn.

@mayeskuel makro marketlerden kasıt macro center mı yoksa büyük çapta marketler mi?

İzmirde olsan ben çekerdim, millete dilene dilene sonunda bi makina aldım, kafam rahat :D Belki o taraflardan biri çıkar öğütecek yine de :)

hario'dan memnun değilim ama idare ediyor işte. timemore siparişi verdim yeni, elime geçince hario'yu seyahatlerde, yazlığa giderken vs kullanacağım.

ama hiç yoktan iyidir.

bu arada aa uygunmuş fiyatı diyip sakın delonghi değirmen falan almayın, rezalet aletler.

son olarak kahve değirmeni, kahve ile ilgili yapabileceğiniz en iyi yatırımdır, kesinlikle bütçenizi zorlayıp almanızı tavsiye ederim

@cedric
Kahve aldığımız yerlerde genelde öğütme hizmeti de olduğu için hiç aklıma bile gelmemişti şimdiye kadar öğütücü almak. İlk defa internetten, farklı bi kahve alınca böyle bir arayışa girdim. Siz kahveyi nerelerden alıyorsunuz? Aldığınız yerlerde öğütme olmuyor mu? Sürekli bu tip bi ihtiyaç olacaksa kesinlikle iyisinden almak lazım tabii.

@mayeskuel
Bu arada macrocenter da çektirdim kahveyi teşekkürler

ben farklı yerleri denemeye çalışıyorum açıkçası. hem farklı kavurmacıları desteklemiş oluyorum hem de ne iyi ne kötü, ne damak zevkime uygun vs bunları anlamaya çalışıyorum.

nitelikli kahve içerken de kahvenin taze olması çok önemli, o nedenle yakın tarihte kavrulmuş kahvelere yönelemeye çalışıyorum eğer marketten alacaksam. mesela evimin yakınındaki carrefour'da moliendo marka kahve var, ve bugün baktığımda yeni getirdikleri birkaç kahvenin kavrum tarihi 1 aralıktı.

eğer online söylüyorsam kavuruclardan, zaten çoğu akvurucu taze taze kavurup yolluyorlar, o kadar tazeler ki birkaç gün daha beklemek zorunda kalıyorum kahve ulaştıktan sonra.

tazelikte en önemli unsur ise taze taze çekip kahveyi demlemeniz. bruda da iyi bir grinder devreye giriyor.

kahve çekildikten sonra çok kısa bir sürede bayatlıyor. çekirdek halinde ise bayatlaması daha uzun sürüyor. özellikle uygun koşullarda saklarsanız çekirdekler 2 ay falan gidebiliyor.

online sipariş ettiğim her yerde öğütme opsiyonu var ama ben çekirdek alıyorum yukarıda saydığım nedenlerden ötürü.

kusura bakma kahir gec gordum sorunu ama halletmissin super.

Yalnız acemliğime geldi, sonuçları buradan paylaşmak isterim ki benzer sorunu yaşayanlar faydalansın deneyimlerimizden:

Macrocenter da bir kadın yardımcı olacağını söyledi, pakedi verdim başında durdum. Neye göre çekelim dedi tarif ettim (ev tipi espresso makinesi, resmini de açıp gösterdim). Kahveyi çekip bana teslim etti. Eve gelince 250gr olan pakedi tarttım, 170 gr çıktı. Bir miktar öğütücü makinenin içinde kalmış. Çekilmesi de filtre kahve boyutlarında olmuş sanırım, espresso makinesine normalde koyduğumuzdan bayağı daha kalın. Makine yapıyor ama tad alamıyorum. French press te demleyerek içiyorum. Kısaca sürekli yapılacaksa kendimize bir öğütücü almamız lazım. Ya da bana denk gelen kadın (iyi niyetinden şüphem yok kendisine çok teşekkür ediyorum ama) biraz deneyimsizdi beceremedi.

global araştırma şirketleri ile iletişime geçebilirsin. mesela ipsos var kantar millward brown var nielsen var bir tanesi ile iletişime geçebilirsiniz. hem de global firmalar oldukları için daha rahat diğer ülkelerde bu anketleri yapabilrisiniz.

bu arada facebook reklamlar üzerinden katılımcıları belirleyebilirsin çok rahat. belli başlı özellikler neyse (ilgi alanları, iş, yaş aralığı, cinsiyet, vs )bunları belirleyip kaç kişiye hangi ülkede ulaşmak istiyorsanız ona göre bütçenizi belirlersiniz.

Cok yoruma acik bir durum tabi ama benim fikrim su ki eger gunluk hayati engelleyecek seviyedeyse, evden cikamiyorsaniz, toplu tasima kullanamiyorsaniz, isinizi yapamiyorsaniz vb. senaryolarsa psikiyatri diyorum ben.

merhaba, terapi için aylık bütçeniz nedir? çoğu psikolojik sorun psikologla çözülebilir bence. psikiyatriste gitmeniz demek ilaç almanız demek, bence bir insanın ilaç alabilmesi için sosyal ilişkilerinde, iş hayatında ya da yaşamının bir kısmında ciddi manada bir sorun olması ve bu sorunun normal hayatı sekteye uğratması gerekiyor.

mesela aşamadığınız travmanız varsa, panik atak bozukluğunuz varsa, geçmişe dair yaralarınız varsa, kötü, zayıf ya da zararlı bir insan olduğunuzu düşünüyorsanız, cinsel problemleriniz varsa, aşırı kaygı yaşıyorsanız, öfke kontrolü konusunda sıkıntı yaşıyorsanız vs. bu gibi problemleri ilaçsız çözebilirsiniz. bunların farkındasınızdır ve hayatınızı bunlarla da bir şekilde yürütürsünüz.

fakat mesela halüsinasyonlar görüyorsanız, fantezileriniz hayatınızı kaplıyorsa ve gerçeğe çok yakınsa, gerçekle hayali ayırt edemiyorsanız, şizofrenseniz, psikopatsanız, manikseniz, psikozluysanız vs. gerçeklikle kopukluklar yaşadığınız bir sıkıntınız varsa ve sosyal hayatınızı ortalama bir şekilde yürütemiyorsanız ilaç yardımı almalısınız. buna da siz karar veremezsiniz. eğer bu saydıklarımdan biriyseniz zaten kendinize bu tanıları koyamazsınız. bir psikoloğa giderseniz o sizi yönlendirecek ve psikiyatrist ihtiyacınız varsa söyleyecektir.

doktor değilim.
tavsiyem önce psikiyatriye gidin. eğer ilaçla üstesinden gelirseniz size maliyeti çok daha az olacaktır. ilaç fayda etmezse mecbur pahalı olan terapi seçeneği gündeme gelir. belkide 10 tl'lik ilaç rahatlama sağlayacak, bende sağlamıştı.

psikoloğa gidin, aynen gerekirse o zaten sizi psikiyatriste yönlendirecektir. maddi durumunuzdan da bahsedin..

pantene aqua light. çok memnunum. gram katkı maddesi vs yok. yemin ederim.

indirimden bir kere Siveno almıştım, marka tanınır olunca fiyatları da arttı baya, artık kullanmıyorum, zaten organik bile olsa saçları her gün bu tür malzemelerle yıkama taraftarı değilim, kötü değildi bu marka ama çok da bir fark hissetmemiştim.

Alterra'nın rüünlerini tavsiye ederim, Rossman'da satılıyor

olmaz hepsini iç.

Olmezsen de olumlu bir etkisi olmaz zaten. Şampuanlarin bile SKT'den sonra olumlu etkisi yok oluyor.

olmaz, etkisi azalır.

espresso için suyun 9 bar basınçla kahve içerisinden geçmesi lazım. bunu ancak profosyenel kahve makinalarıyla yapabiliyoruz. mokapottan 2-3 bar basınç elde edebiliyoruz. filtre kahve kadar dandikte olmuyor espresso kadar yoğunda olmuyor. arada bir yerde oluyor ama ev şartlarında f/p olarak en iyi çözüm mokapot.

ayrıca güzel bir el değirmeni ve taze çekirdek kahve ile en iyi kombinasyonu sağlayabilirsin.

filtre ile espresso arası bir şey çıkıyor. espressoya 3 kala, ama filtreyi 5 geçe. evde 5 6 çeşit kahve demle ekipmanı var. düne kadar en çok syphon seviyordum, moka pot aldım alalı elimi sürmüyorum. moka pot kral bişey.

eğer çekirdek kahve değil çekilmiş kahve ise muhtemelen filtre kahve içindir yazmasının nedeni çekilme kalınlığından dolayıdır.

moka pot için çekilen kahve daha ince oluyor, filtre kahve (filtre kağıdı ile yapılan kahve)

espresso değil, espresso için 6-15 bar arası olması gerekiyor.

filtre kahve de aslında çok geniş bir tabir, sonuç olarak çoğu kahve demlenme sırasında filtreden geçiyor, fark ise bazıları kağıt filtreden geçiyor, bazıları bez filtreden bazıları ise metal filtreden. moka potun da metal bir filtresi var düşünürseniz, o nedenle bu da filtre kahve tanımına bence uyuyor.

toplumun farklı olanlara fazla tahammülü yok ne yazık ki. ya normal olacaksın ya da düşman.

herkes kendileri gibi olsun, herkes kendileri gibi giyinsin, herkes kendileri gibi konuşsun...

Onlar mal, boşver onları

1.Kalın olmayan, sevdiğin türde bi kitap seç.
2.Her gün muhtemelen akşam 10:30-11:30 arası boşsun. Veya başka bir saat varsa sen seç.
3.Saat kur. Kitap okuma saatin gelince telefonunu uzak bi yere bırak, çalarsa duyarsın nasılsa. Birisi seni aramadığı sürece telefona bakma.
4.Bunu her gün yap.

aynen ben de senin gibiyim. nerede eski ben, nerede şimdiki ben :)

çözüm olarak şöyle öneri verebilirim: her gün en az on sayfa (veya ne kadar istiyorsan) okumaya zorla kendini. böylece hiç okumadığın gün kalmaz ve kitabı bitirmiş olursun.

Çözüm 1: daha önce okuduğunuz keyif verici bir seri varsa onunla giriş yapmak. zira bu yeni düzen ve etraftaki uyaranların fazlalığı vakit ayırsak bile uzun vadede bizi odaklanmakta güçlük çeken ve dikkat&ilgi süreleri daha kısa insanlar haline getirdi. ısınma için beyine ufak bir yükle başlamak adına bu iyi bir yöntem. Seri olmak zorunda değil tek bir kitap da olabilir.

Çözüm 2: öykü ya da deneme okuyarak başlamak. böylece tatmini yükseltmek, çünkü böyle olunca tamamlama hissi daha çabuk geliyor. aynı zamanda sürdürülebilir oluyor yoğun da olsanız.

belli sure boyunca telefonu kurcalamaniza engel olan app'leri tavsiye ederim. 15 dakikayla baslayip yavas yavas artirabilirsiniz. benim dikkat araligim (bkz: attention span) 3 dakikaya dusmustu, odaklanma app'i sayesinde 50 dakikaya kadar cikarttim.

cocukken surekli kitap okuyan biri olarak su an yilda 3 kitap bitirirsem sukrediyorum. cok uzucu. en buyuk nedeni telefon bence de.

Okumayı sevdiğin türde kitaplarla ilgilenmen lazım. okurken eziyete katlanıyormuş gibi hissediyorsan telefonunu elinden bırakamayacaksın. araştırma kitapları veya uzun soluklu romanlar yerine, merak uyandırıcı, görece kısa 4-5 adet klasikle başlamak işe yarayabilir.

Aynı durumdayım. Eskiden gayet iyi okurken 1 senedir hiç içimden gelmiyor. Geçen denedim odaklanamadım. ama benim asıl merak ettiğim, instagram nasıl bu kadar vaktinizi alabiliyor? Hani son postlara baksan en fazla 10 dakika falan sürüyor. Şimdi instagram hareketlerime baktım, salı 1 saat 39 dakika, çarşamba 1 saat 13 dakika geçirmişim. Siz ne yapıyorsunuz içeride la? Bilmediğimiz ortamlar falan mı var :DD

aynı sorundan mustaribim ne yazık ki. ben bir de maç hastasıyım, şimdi avrupa maçları bizim saçma saatimiz yüzünden gece 1'de ancak bitiyor, öyle "akşam oturup okuyayım" da diyemiyorum, çok lazımmış gibi aklım hep avrupa'nın farklı bir köşesindeki maçta oluyor, kendimi veremiyorum.

ben kendi adıma üstesinden gelmeyi başaramadım. yalnızca hiçbir şekilde dış etken tarafından rahatsız edilemeyeceğim, gerçekten "bomboş" kalabileceğim zamanlarda kitap okuyabiliyorum. uzun süreli tatil, sabahın körü veya beni ilgilendiren hiçbir maçın olmadığı sayılı günler... anca o zaman. o yüzden ben bazen normalden biraz daha erken kalkmaya çalışıyorum veya okuyacak vakit bulduğumda normalde okuyacağımdan daha fazla okumaya çalışıyorum.

bu şekilde mevcut tempomdan hiç memnun olmasam bile ayda 300-400 sayfayı bulabiliyorum; çünkü ay boyunca kitabı elime 3-4 kez alıyorum ama alınca da bayağı okumuş oluyorum. onun dışında okul, iş-güç, hayatta kalma savaşı ve onun getirdiği stres vs. derken düzenli olarak kitap okumak zaten çoğu kişi için çok zor. çelik gibi irade lazım.

bende bi' de anlama takıntısı var, her bir cümleyi kaplumbağa hızında okuyup tam anlamıyla sindiremezsem rahat edemiyorum. tamamen odaklanmadan asla başlamam. öyle olunca daha da zorlaşıyor, yani diğer insanlar gibi toplu taşımada yahut kafası atınca pat diye kitap okuyabilen biri değilim ne yazık ki, çok özeniyorum. o yüzden ayda 1-2 kez kitaba davranıyorum ama elime alınca da bırakmıyorum, kendi adıma böyle çözdüm. yılın 8-9 ayı ayda birer kitap, nispeten rahat edebildiğim ve boşa çıktığım üç ayda da aylık ortalama 3-4 kitap... senede 20-25 oluyor. çok mu? asla. ama olsun, hiç yoktan iyi :/

tuvalete kitap birakin, her gittiginiz de bir iki sayfa okuya okuya sadece orada bir kitap bitirirsiniz.
bir kitap klubune katilin, sadece kitap okuma aliskanligi kazandirmiyor, ayni kitaptan farkli insanlarin ne kadar farkli noktalara dikkati ettigini farkediyorsunuz. bir de belli bir sure oldugu icin ister istemez kitaplar bitiyor, cok etkili bir yontem, fakat disiplinsiz bir grup olmasin, onlar sinir bozucu oluyor.

kolay okunan bir kitap ile baslayin, misal ben bu aralar kukla'yi okuyorum, zaten hicbir zorlugu olmayan uzun tanimlamalara girmeyen, dizi gibi kitap.

bir de gaza geldiginiz zamani iyi degerlendirin, bos oldugunuz bir gun guzel bir kitapciya girin, uzun uzun kitaplari inceleyin, iclerinden ilginc olan, hemen okuyasiniz gelen bir tanesini hemen o an alin, yakindaki bir kafeye bara gidip cayinizi biranizi alip okumaya baslayin, uzun zamandir gecirdiginiz en iyi zaman oldugunu farkedeceksiniz. hatta ustune parkta yuruyus, o sirada kitapta okuduklarinizi dusunmek sindirmek, sonra dayanamayip bir banka oturup biraz daah okumak, sonra usuyup yine bir kafeye bara oturmak vs derken, sanki bir kitap la randevuya cikmis gibi oluyorsunuz, acayip guzel bir his.

cozum mudur bilmiyorum, ama bence ne yapsaniz okumayacaksiniz. tecrubem o ki: okuyan kucuk yastan baslayarak okuyor, okumayan da okumuyor.

benim onerim: telefonda faydali seylere bakmaya calisin, daha iyi instragram hesaplari takip edin. bilgiye baska sekilde ulasin.

Bahis koy, kesin okumak istiyorsan.

1. Bana 100 lira ver.
2. Eğer 30 gün boyunca her gün yarım saat kitap okumazsan, okumadığın gün, senin 100 lirayı tuvalete atıp sifon çekeyim. Sana videosunu göndereyim.

Ne dersin?

Not: Bu yöntem, okuma ihtimalini 3 kat artıracak.

Bu şekilde spor ve kilo vermek isteyen 2 kişiyi takip ediyorum.
Eğer başka yardım isteyen varsa, bana yazan ilk 3 kişiye daha yardımcı olacağım.

ben anksiyete nedeniyle birkaç sene kitap okuyamamıştım, psikoloğumun tavsiyesi üzerine çok sevdiğim, akıcı kitapları tekrar okumaya başlayarak okuma alışkanlığımı geri kazandım.

ebabil +1

Sesl kitap dinliyorum ben. Bende de aynı sıkıntılar vardı.

sesli kitap dene derim işe yarıyor.

cok sevdiginiz ve daha onceden elinizden birakamadiginiz bir yazarin bir kitabini ya da eskiden bu sekilde okudugunuz bir kitabi alip okuyun. kendinizi cok kaptirarak bir kitap/yazar ile basladiginizda tekrar, en azindan bende, kesinlikle ise yariyor. o havaya girince tekrar okuyabilmeye odaklaniyorsunuz.

Evde ne var ki.
En pratiği yumurta
Krep
Tost

Malzeme ne var bilmeden ne diyeim?

Karışık yeşillik
Cherry domates
İçine füme somon, rokfor peyniri, dilimlenmiş yeşil zeytin
Biraz fındık, fıstık, üzüm
Üstüne nar ekşisi, yağ, tuz

Pratik oldu mesela

wok ya da derin/geniş bir tavan varsa,

malzemeler:
1 kabak
1 havuç
1 kapya biber
1 soğan
1 tavuk göğüs
2 baş sarımsak
yarım türkkahvesi fincanı light soya sosu

tava duman tütene kadar kızdırılır, yağ eklenir, o da biraz bekledikten sonra (zeytinyağı ile yapacaksan bekletme sakın) ince şeritler halinde kesilmiş tavuklar eklenir, çok hızlı bir şekilde pişirilip kahverengine dönmeye başladığı gibi tavjkalr tavadan alınır
tekrar yağ eklenir bu sefer bütün ince ince doğranmış sebzeler gene renkleri hafif değişinceye kadar çevirlir hızlı hızlı. sonra o da bitince tavuklar sebzenin sütüne eklenir 1 dakka beraber çevirdikten sorna soya sosunu eklersin. soya sosunu çektirinceye kadar çevir afiyetle ye

kahve meraklısı birisi olarak söyleyebilirim ki kahvenin soğumaması en azından benim açımdan güzel bir şey değil, kahve soğudukça daha fazla aroma ortaya çıkar...

diğer yandan eğer kahveniz soğumasın istiyorsanız seramik iyi bir seçenek. emaye ısıyı çabuk ilettiğinden daha hızlı soğumasına neden olacaktır bir de içerken eziyet olacaktır tavsiye etmem.

son olarak kahve için en iyisinin çift camlı bardaklar olduğu söyleniyor.

örnek:
www.hepsiburada.com

ben ise migroslarda satılan touch me markalı seramik bardaklardan kullanıyorum. boyları hoşuma gidiyor.

Şöyle bir alet var mesela: www.hepsiburada.com

çok sevimliler :)

mevsimsel olabilir mi acaba? bizim kedi de bu aralar yemeğini bitiriyor, bir yarım saate miyavlayıp mama istemeye başlıyor.

bir yandan veteriner hafif rejime sokun da dedi, porsiyonları da hafif azalttım (çok az günlük 1 gr yerine 950 grama düşürdüm) onun da etkisi olabilir, ama daha önce de azalttığım olmuştu ve böyle arsız arsız mama istememişti.

Şeker hastası olabilir . Umarım deildir.

bu ara bizimkiler de öyle +1,
biz sabah 7 akşam 7 veriyoruz mamayı. birkaç hafta önce bir tanesi oldukça kilolu olduğundan porsiyonda azaltmaya gittik (dediğim de toplamda belki anca 10 gr ). şu an mama 7.30da bitmiş oluyor, diğer öğünün saati yaklaşmaya başlayınca (2-3 saat kadar varken) yalvarmalar başlıyor.
kış moduna geçtikleri için daha fazla yemeğe ihtiyaç duyuyolar, ama biz de tam bu ara mama azalttık ondan diye düşünüyorum.
aşırı yeme ihtiyacı mevsimsel yani bence, öyle sanıyorum.

şeker hastalığı ihtimali dışında iki öğün sıklık bakımından az geliyor olabilir. biz mamasını günde 4 öğüne bölerek veriyoruz en az bu şekilde acıkıyor. evdeki herkes çalışıyorsa belki otomatik mama kaplarından alınabilir belli saatte bir mama veren. bir de mamayı birden çok azaltırsanız psikolojik olarak safra salgıları (sanırım buydu adı) falan artıyormuş, bizimki geceleri kusmaya başlamıştı biraz sıkı bir diyet denediğimizde. komşunuz gerçekten çok mama verdiyse birden kısmamaya dikkat edin derim.

ikinci bir ihtimal olarak mamasının markasını değiştirmeyi düşünebilirsiniz, bazı mamaların porsiyonu küçük oluyor.

son olarak can sıkıntısından yiyor olabilir. ben arada bir göğüs tasmasıyla parka götürüyorum kedimi oraya kadar kutusunda taşıyıp. ama ben buna 8-9 aylıkken başlamıştım, 4 yaşında bir kediyi buna alıştırmak kolay olmayabilir. farklı oyuncaklar denenebilir, hareketli toplar vs oluyor, benim kedimi baya peşinden koşturuyor (pawise marka). onun dışında oltalar ilgisini çekmiyorsa içinde çan ya da top olan oyuncak fareler oluyor onlardan deneyebilirsiniz. bir de can sıkıntısını önlemek için pencere önüne bir kedi ağacı koyar ya da oturup dışarıyı izleyebileceği bir yer oluşturursanız daha az sıkılır.

mama istemeyen kedi gormedim ben :) yemek yemek ve uyumaktan baska napiyolar ki zaten.

siz gene iyi sabır gösteriyormuşsunuz. bizimkisi buzdolabının önünde bir iki miyavlayıp biraz da oyunbazlık yapar yapmaz, dayanamayıp hemen veriyoruz.
galiba biraz şımarttık. :)
bence bir sıkıntı yok gibi.
hatta sizin yaptığınız daha doğru.
bu arada canavarlara bayıldım, bayıldım! ne de güzel uyuyorlar. :)

çoook tatlılar yaaa maşallah -totolarını kaşıyınız plz-

benimki de van kedisi ama kısır ve ultra yaşlı. geçen senelerde çok kilo almıştı, sonra mamasını değiştirdik veteriner önerisiyle, az yemeğe başladı mamadan -daha sağlıklı bir mama- ama şimdi de aşırı zayıfladı o yüzden yine mama değiştireceğim, bir senedir falan yiyor sanırım. mamadan da kilo alıyor olabilir. ne veriyorsunuz? biz brit care angel veriyorduk yaşlı kediler için, pahalı ama az yedirdiği için yetiyordu. şimdi değiştireceğim biraz kilo alsın diye ama işe yarar mı bilemiyorum :/

Merhabalar, herkese teşekkürler cevaplar için.

Birkaç hafta öncesine kadar Proplan somonlu yetişkin maması veriyorduk, sonra tahıllı ND aldık şu an. İkisini de severek yiyorlar. Ne versek yiyorlar gerçi taze fasulyeden böreğe kadar :D

bunlar bizim gibi bir oturuşta bir öğün yemiyorlar. daha çok atıştırma tarzı denecek şeklde saatte bir oturup az miktarda yiyerek besleniyorlar (bu şekilde 10-15 öğün yiyorlar ama). sık sık az vermek bir çözüm olabilir.
bir de evdeki yemekten artanları vermeyin. insan yemeklerini sindiremezler.

merhaba. neden az veriyorsunuz ki? :D bu sentetik mamalarla zaten kilo problemi olacak seviyede şişmanlamaları çok zor. özellikle kemik yapısı bakımından da çok iri kediler değillerse sorun olmaz diye düşünüyorum. ecnebilerin internetteki obez kedileri haricinde, gerçek hayatımda çevremde hiç öyle problematik derecede şişman kedisi olan kimse görmedim.

ben de sabah çıkarken ve akşam döndüğümde veriyorum. normalden azıcık daha bol koyun gitsin bence, dert ettiğinize değmez. tam yetişkin bir kedide 6 kilo civarına kadar idare eder her türlü.

bu arada, naçizane, kedilerinizi kısırlaştırmanızı da tavsiye ederim. ne kadar ertelerseniz rahim kanserine yakalanmaları ihtimali o kadar artar.

v60 demlemiyorum henüz, ama yakın zamanda bulaşmayı düşünüyorum.

3 çeşit v60 filtresi var, james hoffmann bir inceleme yapmıştı üçüyle ilgili, ingilizceniz varsa tavsiye ederim: www.youtube.com

alacağım zaman ben burayı göze kestirdim:
demleniyor.com

bir alternatif de burası:
kahhve.com

alternatif olarak ben filtre kahve çok yapıyorum, filtre olarak da caffeo kağıt kullanıyorum.

chemex işine de henüz girmedim, grinder siparişi verdim mevcut grinderımı upgrade edeceğim. sonrasında yavaş yavaş bir gooseneck kettle bir de v60 plastik dripper alıp bu işlere girişeceğim. ama önce grinderımı bekliyorum

rossmann'da da var bayağı da uygun fiyatlı

kadıköye yakınsan Coffeetopia ve Montag'da satılıyor. v60 02 için almıştık bi kaç ay önce.

Alternatifler;
Sürdürülebilirlik açısından metal ve bez/kumaş filtre düşünülebilir.
Metal filtre bardağın dibinde tortu bırakabiliyor. Burada kağıt ve metal farklarından bahsedilmiş.
kahhve.com
Ben bez filtre arayışındayım, bir denemek istiyorum. Şu videodaki gibi bir ürün bakıyorum, izlemesi bile keyifli ve rahatlatıcı. Temizlemesi zor olabilir ancak.
youtu.be

harclik olarak soruyorsan (yani otel ve yol ucretlerini hallettigini dusunursek) gayet yeterli

gunluk 100 eur ayirsan 400 eur eder, 700 ile gayet yeter bence

Amsterdam çok pahalı bir şehir değil. Harcama temposuna ve aktivitelere bağlı olmakla birlikte 700 euro 4 gecelik bir seyahat için bence yeterli.

Otel ve yol hallettim.

Teşekkürler.

700 fazla bile.400 yeter.Acil durum icin kredi karti da varmis zaten

100 euro üzeri banknot taşıma. bazı dükkanlar almıyor.
kart kullanımı çok yaygın, kartında komisyon alınmıyorsa kullanabilirsin her yerde.

ne yapmak istedigine bagli, detayli bir planin varsa yardimci olurum.

700 her türlü yeter. hepsini nakit tasımayın bence de. ordaki eğlencede tehlikeli olabilir.

tek kisi icin yeterli, gayet guzel ve dolu dolu gecer o para ile 4 gun... kredi kartinizi doviz cinsinden de actirin (euro) her yerde kredi karti geciyor zaten, gelince euro olarak kredi kartina yatirirsiniz; hava cok yagisli olabilir, ona dikkat edin sadece

benim amsterdam tatillerim şöyle oluyor:

cigara: 40 euro
mantar: 40 euro

günlük akşam yemeği: 20x4=80 euro

günlük öğle yemeği: 2x10=20 euro

günlük sabah kahvaltısı: 10x4=40 euro

Ulaşım: 3 günlük bilet 36,50 + 1 saatlik bilet 3,20 euro = 40 euro

günlük kahve ihtiyacı: 4 kahve 15 euro x4 = 60 euro

bira: 8x3,50=28 euro

Müzeler vs için fiyatlarını internetten bulabilirsin.

348 euro gibi bişey çıktı.

ıvırdı zıvırıdı derken 400 euroyu bulur.

he mantar ve cigaraya bulaşmayacaksan o zaman maliyet daha da düşüyor...

geçen sene barınma ve uçak bileti dışında 4 gün için 500 euro civarı bişe harcadım. 650 euro götürmüştüm ne olur ne olmaz diye. yeterli olur bence, şehri ben de çok pahalı bulmadım zira.

kadıköyde yaşayın derim. o bütçeye ufak ve eski bir daire anca tutarsınız ama hayatınız değişir. yeldeğirmeni falan dolaylarında belki bulursunuz o bütçeye bişeyler...

beylikdüzü güzel yer bence trafik falan çekmeden yaşanır. o bütçeye de ev bulunur. ev işyeri yakın olursa güzel bir hayatınız olur bence. herkesin hayatı taksim, kadıköy, yeme içme ekseninde olmayabilir ki olsa da metrobüs var.

maslak herhalde en elit bölge olur. ama kirası pahalı olur. 1500'e zor.

güneşli çok matah bir yer değildir. ama neresi olduğu da önemli. ama ben güneşli'de yaşamam şahsen.

sonra ümraniye olabilir ama neresi olacağı sıkıntılı. ümraniye'de 30 dk'da yürüyerek gidebileceğiniz yere 30 dk'da araçla falan gidebileceğiniz muhitler var. dikkatli olmak lazım. işyerine yürüyerek bile gidebileceğiniz mesafede bir ev tutmanızı öneririm. ümraniye bu konuda iyidir. çok seçenek var genelde aileler kalıyor. hatta bekar olarak zorlanırsınız. beylikdüzü de ev açısından zengin. maslak'da metro faktörü var ama misal büyükdere caddesinde oturmak istemem. hele o bütçeye kim bilir nasıl bir yer olur adam keserler orada akşam saatlerinde.

fantazi peşindeyseniz kadıköy'de yaşayın misal. eve gelebilirseniz çok güzel ama gelemediğiniz zamanlarda istanbul trafiğine söver hayatı tam bir istanbulu gibi yaşarsınız. hayatınız değişir bence de. ayrıca 50-60 yıllık tarihi evlerde oturma şansı da cabası.

Ümraniye'de çalış Üsküdar'da yasa Beşiktaş ve Kadıköy'r rahat rahat git gel bu mevsimde uygun tutarsin evi. Baska secenek asla düşünmezdim yerinde olsam.

istanbulda yaşamak istiyorsan +1 hocam


ümraniyede seçilip üsküdarda yaşanabilir. günlük metroyla gidip gelebilirsin tabi araç sağlamayacaklarsa.metroya yürüme mesafesi bir ev tutman kafi.

araç sağlayacaklarsa ben olsam yine ümraniye seçer ataşehir civarında yaşardım herhalde.

güneşli pek matah bir yer değil. beylikdüzü fena olmasa da istanbulla bağlantını koparacak kadar uzak. ha benim istanbul umrumda olmaz ev iş ve ilçemin içindeki sosyallik yeterli dersen 1500 civarı kiraya beylikdüzünde güzel bir ev tutabilirsin. rahat rahat da yaşarsın. beylikdüzü tek başına düşünüldüğünde fena bir yer değil.

hocam ben olsam ümraniye seçerdim. Anadolu yakasında alternatifin daha fazla. Anadolu yakası avrupa yakasına göre nispeten daha yaşanabilir. Bostancı, içerenköy, kayışdağı, sancaktepe de madenler bölgesinden ev bakabilirsin. 1500 liraya ev bulunabilir diye düşünüyorum.

tanita derim.

bu arada beklentiniz ne? sadece kilo mu ölçsün? yoksa vücut analizinizi de mi yapsın? telfonla bağlanıp bütün kayıtlarınız mı tutulsun?

12 yıldır sinbo kullanıyorum memnunum
kalibrasyonunu kontrol ediyorum hala doğru tartıyor

sinbo

Ucuz dijital bir tartı işini görür bence. Ben o telefona bağlananlara falan güvenmiyorum, tartıldıkça datanı analiz edip sana reklam çıkartıyodur sonra.

Dijital alma, her çıktığında farklı gösteriyor.

teknosa'dan preo akıllı tartı almıştım geçen sene. diyetisyendeki tartıdan 1 kilo fazla gösteriyor ama onun dışındaki değerler bayapı uyumlu idi tavsiye ederim

301 yapmanız gerekiyor. O şekilde changing domain ve ranking ve 301 şeklinde arayın.

301 redaction ile sorun çözülüyor +1

301 redirect anladığım kadarıyla var olan bir url i başka bir url e yönlendiriyor. böyleyse benim bahsettiğim xxx.com adlı ilk site tamamen kapandı. orda zamanında var olan ve artık olmayan içeriği başka bir yerde tekrar yayınlamaktan bahsediyorum.

ya da ben mi anlamadım?

Evet kapatsaniz da bir sure arama motoru database'inde olacak, tekrar kullanirsaniz kopya icerik olur. Dedigim sekilde Google'da ararsaniz yonlendirme cikiyor. Ayrica sitenize Google'dan gelenler kapali sayfayla karsilasacagina yonlendirme ile yeni siteye gelmis olacaklar.

teşekkür ederim cevaplarınız için.

yalnız bahsettiğim sita kapanalı 8-9 ay oldu, ve bu yazılar artık google2da hiç çıkmıyor.

Uzun süre önce kapanmışsa etki etmemesi lazım diye düşünüyorum. Ancak zamanında yönlendirme yapmadığınız için pozitif ranking'i kaybettiniz.

ulus 29, paper moon, set kebap. sanırım az restorandan çok restorana doğru sıraladım. ulus 29 akşam bir saatten sonra club gibi bir ortama da dönüşüyordu sanki.

alkol de alacaksanız Sensus Galata, sonra teşekkür edersiniz bana...

@ozdek, bakıyorum netten bahsettiğiniz mekanlara.

@cedric tweedledee, Sensus’u çok severim. Teşekkür ediyorum.

Çırağan Sarayı içerisinde Tuğra Restoran var. Biraz bakıyorum netten... Saray içerisinde Osmanlı yemekleri. Sanırım 2 kişi 600-700 TL’ye karnınızı doyuruyorsunuz belki 1-2 kadeh alkol eşliğinde. Biraz fazla pahalı; ama farklı bir deneyim olur.

5a olan sürümünü 2 sene önce babama almıştım kullanıyo hala taş gibi.

"Alma" diyecek çıkacağını sanmam.

Xiaomi'nin telefonları fiyat/fayda bakımından rakipsizdir. 7a yerine 8a alın bence 50 lira farkla www.hepsiburada.com
bataryası daha büyük, ön ve arka kameraları daha iyi daha güncel bir alet.

Telefon iyi .Ama kargolar patladı. Geçen hafta kargoya verilen telefonum , henüz işlem görmedi. Verdiği ptt şubesinde bekliyor.

Aceleniz varsa bu aralar hepsiburada'dan almayın.

xiaomi bi telefon değil bir marka. ama bAzı telefonları çok güzel. yalnız linkteki telefonu önermem. insanların kafasındaki çinli çakma algısını oluşturan dandik telefonlardan biri bu. insanlar 800 liraya telefon alıp sonra memnun kalmayıp iphonedan iyisi yok diyor. minimum redmi note 6 modeli bi telefon almanızı öneririm. bunu alacaksanız da çok çok büyük olmasın beklentiniz. anne telefonu olarak iş görür evet bir yere kadar.

Garantiyi fazla sorun etmiyorsanız Kayıtlı orjinal not 6 pro 4/64gb yi ararsanız 1050tl ye bulursunuz (arkasında made in china yazılanları arayın).
Linkteki telefon güya 1400 TL den düşmüş. Zaten en çok tutulan kayıtlı modeli note 8 (yanılmıyorsam 64gb)in fiyatı okadar şu an .

yakında bütün ülke şayomi kullancak. çevremde dehşet bir hızla geçiş var. özellikle ayfon kullanıcıları. paraları yetmediğinden yenisine adamların hepsi arayüzü en çok benzeyen bu markaya geçiyor

iphone kullanıcılarını iç rahatlığıyla aşağılamamın nedenlerini destekleyecek kadar iyi.

senelerdir çeşitli android telefonlar ve iphone kullanmış birisi olarak hayatımda gördüğüm en kötü arayüz ve kullanıcı deneyimi. ben böyle bir embesillik görmedim.

onun dışında özellikle fazla bir beklentiniz yoksa telefondan işinizi görür.

ram'de 4 gb'in altina cok dusmemeye calisin. bu modelde 2gb var.

onun disinda marka olarak cok iyi. ust modellerin kameralari da cok iyi (www.donanimhaber.com)

Sadece dediğin gibi kullanacaksa gayet yeterli bence birde redmi 6 var ona bak, 8a da olur. Boyut kalınlık önemli ise 6 iyi aralarında. 8a 6.2 inç ise onuda tavsiye etmiyorum kadın eline büyük kalıyor. Bunlar parasına göre güzel telefon. Yalnız kargolar patlamış halde hareket yok. Hepsiburada nin lanet yönü bu adamlar ptt kargo ile çalışıyor.

Arçelik Telve var bende, tek cezveli modellerinden, memnunum.

Arcelik +1

bende de Arçelik'in tek cezveli modeli var.
memnunum.

Arçelik telve tartismasiz

Yaklaşık 100 yıl falan Arçelik kullandım. Memnundum. Taşınırken kırıldı. Maceracı ruhum bana arzum al dedi. Maceracı ruhum alınmasın ama attan inip eşeğe binmiş gibi oldum. Arçelik bence daha iyiydi. Ya da ben o makineyle 100 yolluk birlikteliğimde sıkı bağ kurmuştum.

hiç kullanmadım o nedenle performansı nasıldır bilmiyorum ama elimde 0, kutusu bile açılmamış Grundig TCM7610C Türk Kahvesi Makinesi var.

www.letgo.com

ilgilenirseniz diye bırakıyorum şuraya

Üstteki 200 verirse al bak :) (akşam pazarı olsun eksin olsun)

3000 dolara çok güzel yaşarsınız. bildiğim kadarıyla baya ucuz bir ülke. benim kayınbiraderim minsk'te yaşıyor ve baya mutlu. birazcık da sizin beklentilerinize kalmış, ben öyle bir yerde yaşamamayı tercih ederim ama kayın isteyerek yaşıyor orda...

ek bilgi; minsk'e uçak biletleri genelde pahalı oluyor. sürekli git gel yapamazsın.

Bulunduğunuz şehirdeki sorunlar neler? bir soruna çözüm bulmak hep iyi bir fikir gibi gelmiştir bana.

engelli vatandaşlar,
sokak hayvanları
kadınlar ve yaşadıkları problemler
sanat
trafik
hastalıklar
beslenme ile ilgili problemler
kitap okuma alışkanlığı
makerspace
tasarım ve sanat atölyesi


aklıma gelen ilk keyworlder

@duygusuzromantik destek almadım. Uygun bir proje üretirsem destek alabileceğim yönünde söz aldım.

istihdam yaratacak, insanlara iş öğretecek bir şey yapmanı öneririm özellikle. günümüzün en büyük problemi insanlarda para edecek skill'ler olmaması. çilingirlik, marangozluktan tut grafikerliğe kadar her şey olabilir.

Neresiydi tam hatırlamıyorum, Kayseri Bünyan olabilir. Böyle önceden dokuma halılar meşhurmuş da sonra zayıflamış mı ne, sonra da belediyenin teşvikiyle canlandırılmış galiba. Hem ev kadınlarına iş güç, hem ekonomi, hem de ilçeye değer katan bir şeydi. Baya sallıyor olabilirim şu an ama böyle bişeylerdi.

Ana fikir de şu, eğer bölgede unutulmaya yüz tutmuş ama canlandırılsa güzel sonuçlar verebilecek bir şeyler olabilir.

Ben olsam şehirdeki tüm taksileri bir çatı altında toplayacak bir uygulama yapardım.
Ya da yabancıların şehire gelirse ne yiyeceklerini, nereyi gezeceklerini, nasıl toplu taşıma kullanacaklarını detaylı gösteren bir uygulama.

çocuk tiyatrosu yapın

yaratici degil ama parklara satranc masalari yaptirmak

instagram.com
takip ettiğim şu sayfanın sahibi yeni kısırlaştırdı kedisini, her aşamasını da paylaştı bir bakın isterseniz

anne kız olarak daha korkunç bir süreç, yoksa erkek kedininki kolay oluyor genelde.

bağdat caddesinde değli ama ben iki kedimi de Vetkadıköy'de yaptırmıştım. Dimitri bey vardır, hangi veterinere sorarsanız sorun saygı duyar kendisine. Yerleri kadife sokağı dik kesen Halis efendi sokakta.

onun dışında bağdat caddesinde gerçekten işini güzel yaptığını bildiğim veterinerlerden bir tanesi de Cadde Veteriner Kliniği, göztepe parkına gelmeden cadde üstünde solda. ben kedilerimi hiç götürmedim ama duyduğum herkes orda gördüğü ilgiden ve veterinerin bilgisinden oldukça memnundu.

ben benim kedileri ve mahalledeki kedilerimi hep ATA veterinere götürüyorum. Bunun yeri de selamiçeşme özgürlük parkının karşısında. Vedat bey gerçekten çok bilgili çok ilgili ve vicdanlı bir insan. kedilerimi gözüm kapalı emanet ederim kendisine.

ben sizin yerinizde olsam bildiğim veterinerden vazgeçmem. yok en güvenilirini bulmak isterseniz de benim ilk tercihim Vetkadıköy olurdu. Dİmitri bey candır gerçekten.

kisirlastirma ameliyatı kabus görmenize sebep olacak kadar zor bir ameliyat degil. hatta veterinerler icin rutin bir ameliyat sayılır. öncelikle sakin olun ve bunun kedileriniz icin her acidan daha iyi olacağıni düsünün ve panik yapmayın.

evet, narkozdan yeni uyanmış yavru bir kedi icinizi acitabilir ama inanin genelde ertesi güne bir seyleri kalmıyor. 5 gün (!) orda kalması tamamen abartı. herhangi bir komplikasyon olmadiysa ameliyattan bir kaç saat sonra ayildiginda kedinizi alıp eve götürebilirsiniz. o gün biraz sersem olur, az yer, bol uyur ama ertesi sabah aman dikiş yeri patlamasın diye dolapların üstünden atlayan kedinin pesinde koşarak bulursunuz kendinizi.

Metinden Soruyu net anlayamadım. Ayrıca öperek tırnak kesmek biraz abartı olmuş. Henüz kısırlaştırma operasyonu da yaptırmadım ama genel olarak belirttiğiniz lokasyonda iki başarılı veteriner söyleyeceğim. Araştırıp, kendileriyle konuşup karar alabilirsiniz belki.

Bostancı - dr. House
Küçükyalı - can dostu

kısırlaştırmayı da onlar yapsın. kedinizi ve huyunu suyunu biliyorlar. öneri bir veterinere değil de kedinizi çok iyi tanıyan veterinere güvenmek en doğrusu.

prole'nin dediklerine ek olarak:

Adatepe petmosfer veteriner kliniği.
kedimi ölümden döndürdü, iyi bir veterinerdir.

ama bence de kendi alışık olduğu veterinerinin yapması daha iyi olur.

Operasyondan sonra 4-5 gün veterinerde kalması antibiyotik verildiği için diye biliyorum. Bırakmazsaniz antibiyotik için her gün götürüp getirmeniz gerekir. Kolaylıklar diliyorum umarım her şey yolunda gider.

ben kalamıştaki wyndham grand istanbul'a gitmiştim masaj için. hem masaj sonrası, sauna, hamam vs tesislerini de kullanabiliyorsunuz. fiyat 400 tl miydi bişeydi.

Maslak mashattan da supra ya gidiyorum, 99 TL.
Fiyat kıyaslaması için yazdım

90

kozyatagi hilton'a gitmisti esim.hediye olarak geldigi icin tam bilemiyorum fiyatini :/ baya memnun kalmisti.

200 lira civari falan bir seydir herhalde.

moda doubletree, 300-400 lira civarıydı yanlış hatırlamıyorsam.
ama spası çok iyi.

cadde üzerinde spacedayspa diye bir yer var, fiyat 150₺ idi en son gittiğimde, hamam sauna istemiyorsan değerlendirebilirsin.

try çevirmeden eur olarak ödeyin.teknolojik bir alet ise indirime girebilir ama kesin değil yani tabiki.amazon üzerinden aldığınız her ürün sıkıntısız elinize ulaşır, komisyon ile getirmekten çok daha mantıklıdır.

amazon.com 'dan 8-10 defa ürün aldım.
öncelikle finansbankda USD hesap açıp, finansbank kredi kartına USD hesap dökümü açabiliyorsunuz. amazon.com 'a bu kredi kartı ile doğrudan USD ödeyip, ay sonunda kredi kartı borcununuda USD olarak yatırıyorsunuz.
eğer normal TL kredi kartıyla ödeme yaparsanız yaklaşık %3 kur farkından zarar ediyorsunuz. sürekli amazon.com 'dan alacaksanız USD kredi kartı edinin.

amazon.com 'dan ürün almak gittigidiyor'dan almaktan daha kolay.
gümrüğe takılma ihtimali yok. gümrükten zaten amazon kendi adına geçirip ürünü kapınıza teslim ediyor. kapınıza getiren firma bende bazen yurtiçi bazen mng kargo.
ama dikkat edeceğiniz nokta "fullfilment by amazon" olması. yani kargoya veren amazon olacak. eğer amazon değilse başka bir firmanın ürünü gümrükten geçerken uğraşabilirsiniz. zaten kargoya veren amazon değilse genelde türkiye'ye gönderim seçeneğide olmuyor

ben türkiyede 1200 tl'ye satılan deney setini 800 tl'ye aldım.
amazon.com üstünden doğrudan alışverişin yaygınlaşması lazımki bizim vampir esnafın burnu sürtsün biraz daha.

ayrıca amazon.com üstünde ana sayfada ürün listesinde "ships to turkey" ibaresi varsa o ürün türkiyeye doğrudna gelebiliyor demek.

aslındasorunumpsikolojik e ek olarak, yapıkredi müşterisiyseniz alışverişten sonra yapıkrediyi arayıp bu işlemden bahsederseniz kur farkından dolayı uğrayacağınız zararı banka karşılıyor haberiniz olsun.

Ekler gelmemiş...

ibb.co
ibb.co

dostum bence takımı futbol dışında başka bir işe kanalize et. ne bileyim marangozluk, tornacılık en olmadı çöpçülük neyin yaptır. bu şekilde olmayacağı aşikar...

Ligin ilk kısmı olan yükselme ligi bitti. Şimdi düşme ligi oynanıyor. Yani ben böyle sanıyorum, biraz değişik bir sistemleri var.

Adamlara devre arasında ne olduysa çılgınca oynamaya başladılar. Umarım ligde kalabiliriz de kovulmam.

Hayır bunu da anlamıyorum. 60 lira verip oyun alıyorum. Kaç saat harcayıp takım kuruyorum. Sonra hiç bunları ben yapmamışım, oyun benim değilmiş gibi kulüpten kovuluyorum.

Paranormal bir oyun bu fm.

takımı yeni kurduysanız ya da yeni bir sistem oturtmaya çalışıyorsanız fm gibi oyunlarda oyuncuların bu değişikliklere alışması biraz zaman alabiliyordu. odur muhtemelen problem :)

bir seyler yaparak.

Çözüm bulursan bana da söyle

Aynı durumdayım

Küçük hedeflerle başla. Yine faydana olacak şeyler olsun. Bir iki derken yavaş yavaş alışırsın. Beyninde o kadar emek vereceğim ya olmazsa düşüncesi varsa siler atarsın. İstediğin olmasa bile yine kaybetmiş sayılmayacaksın. En azından elimden geleni yaptım diyerek kendini ferahlatacak ve önüne bakacaksın.

takıntı yapmak. hayatta keyif aldığım birkaç şey var ve bu birkaç şeye karşı takıntı derecesinde ilgi duyuyorum doğal olarak da bu birkaç şey üzerinden bütün üretim ve bilgi akışımı sağlamaya çalışıyorum.

Gerçekten doktor randevusu alın
alın ona da gidip ağrı kesici falan alın. Göz muayenesi olun, 6 ayda bir gerekli zaten. Gözünüz yanıyordur falan şirkete öyle dersiniz, göz bu şakaya gelmez.

Direkt izin isteyin özel işiniz için ne var ki bunda? Zaten paranızdan kesmiyorlar mı da çekiniyorsunuz?

Direkt izin alamıyorsan veya vermiyorlarsa git bir özel hastaneye durumu anlat. Ben işten istifa edeceğimde bik bik yapmasınlar diye girdim doktorun odasına. Size sağım solum ağrıyor diye yalan söyleyebilirdim ama dürüstçe söyleceğim, benim bir sıkıntım yok, iş yerinden istifa edeceğim, evrak işlerini halletmek için 1 gün rapora ihtiyacım var dedim. Üstlerine sordu, beni 10-15dk bekletti, raporumu verdi çıktım gittim.

bir şirkette daha 10 gündür çalışıyorsanız ve başka bir iş görüşmesine gidemezsiniz. etik değil.

Şirketi sevemedim, pek anlatılan gibi de çıkmadı. İş modeli de benlik değil, bir iş bulunca gideceğim elbet. Onlar da çıkartabilir belki 2 ay sonra

istersen sirkette 2 gun calis baska is gorusmesine gidebilirsin. etik olmayan bir durum yok bunda. sonucta deneme suresi denen birsey var. sirketin sana uygun olmadigini anladiysan en kisa surede yeni is bulman hem senin hem de sirket icin daha iyi. boyle durumlar icin cok guzel bir atasozumuz vardir isteksiz sikişten sakat çocuk doğar. doktor bahanesi standarddir. ozellikle kis aylarinda oldugumuzu da dusunursek suphe cekmez.

etik değil diye bir şey yok, dilediğiniz zaman dilediğiniz iş görüşmesine gidebilirsiniz.

www.netbaski.com

tonlarca yer denedim, açık ara en iyisi buyudu.

Delonghi'nin elektrikli değirmenini kullanıyorum. Gayet memnunum.

Şu;
www.amazon.com.tr

sözen el değirmeni. büyük boyundan alın. f/p olarak çekirdekleri en homojen şekilde öğüten değirmen bu. 120 liraya alırsınız. he gönül comandante c40 istiyor orası ayrı.

www.akakce.com

Hario Mini Slim Plus kullanıyorum, çok kahve öğüteceksem de delonghi kg79 um var, ama tamamen işe yaramaz bir alet.

hocam çok ciddiyim, kahve ile ilgili bir yatırım yapacaksanız bu değirmen olmalı. iyi bir değirmen ile ciddi lezzetli kahveler hazılayabilirsiniz.

elektrikli değirmenlerden, kullanmadım ama duyduğum, baratza encore, pour over demleme yöntemleri için gayet tatmin ediciymiş.

eğer sadece filtre kahve ve türevleri için olacaksa timemore el değirmenlerine bakabilirsiniz. ya da daha düşük bütçelerle handground ya da porlex mini'ye bakabilirsiniz.

ben hario kullanıyorum, şimdilik de kullanmaya devam edeceğim, ama kesinlikle memnun değilim, idare ediyorum sadece. tutarlı bir öğütüm gerçekten çok önemli ve hario'lar tutarlı olmaktan çok uzaklar.

delonghi kg79'a hiç girmeyeceğim, ben böyle saçmalık görmedim....

Ben sunlari kullaniyorum:

Hario Skerton Plus: Filtre icin ideal diyebilirim. Bir senedir kullanimda. Homojen, tertemiz cekiyor. Seramikten. Kaliteli duruyor, uzun sure kullanacagim bir degirmen olacak (umuyorum ki!).

Hario Mini Slim Plus: Seyahatlerde yanima aliyorum, genelde espresso icin kullaniyorum. Ama 100 tane farkli seviyesi var, filtre icin de uygun olabilir. Skerton kalitesini beklememek gerekiyor, ama is goruyor.

Hala elimde olan Tchibo el degirmeni var. Birkac senesi var. Plastik parcalari agirlikli. Ucuz bir sey saniyorum, bunu da hic sakinmadan kullaniyorum. Ucuz degirmenlerdeki sorun bunda da var: Arada espresso icin cekmiyorsaniz sorun cikartmaz, homojen cekimi filtre kahve icin tutturamiyor.

Seramik ve bicaksiz, cok duzgun eski degirmenim de duvara asilanlardan. En iyisi o, Püschner markasi. Kirilma derdi de yok.

El değirmeni için çok ayar kurcalamam derseniz sözen derim, yukarıda da dendiği gibi f/p canavarı. Ha yok param var bu tavşan çukuruna gireyim derseniz de c40 güzeldir türkiyeye de togay bey getiriyor gayet hoşsohbet birisidir ne togay bey ne değirmen sizi mutsuz etmez.
Elektrikli istiyorum derseniz ve f/p ürünü olarak kg79 yahut rommel'li bir şey vardı ona bakabilirsiniz.
Ama bana kalırsa elektrikli değirmen alacaksanız en aşağı baratza encore almanız

kg79 um var 6 senedir kullanıyorum hiç kötü hatıram yok kendisiyle. daha iyisi vardır yoktur tartışacak kadar uzman değilim ama ortalama kullanıcının beklentisini çok rahat karşılayan bir alet kendisi.

Breville - BCG820BSS - the Smart Grinder Pro
www.ebay.com.au

Delonghi kg49

@orient blue ile aynı değirmeni kullanıyorum espresso için çok memnunum.

Daha bu ay içinde kahve öğütücü almış birisi olaraktan, 2 yıl seramik öğütücülü değirmen kullandım. Amazon.com dan almıstım, zaten hepsi birbirinin aynısı. Tek kişiysen öğütülüyor değirmenle ama gene de yoruyor insanı, bir de uzun süre çevirince ısınıyor ve aslında kahvenin tadını da bir miktar etkiliyor. Elektrikli alacaksan güzel paralar vermen lazım veya ikinci el denk getirmeye bak derim. Ben breville aldım uzun incelemeler sonucu, çok da güzel çekiyor. Baratza encore da bu konuda baya iyi diyorlar.

delonghi kg79 paranızı çöpe atmanın en hızlı yolu diyebilirim. siz bilirsiniz ama el değirmeni vs de kullanıyorum, o kadar kötü bir değirmen ki anlatamam size. ya hadi hario vs de kötü değirmendir, delonghi ile kıyaslayınca çok iyiymiş gibi geliyor.

hario için de alabileceğiniz en mantıklısı Skerton Pro, öğütme kalitesi diğer hario'lardan çok daha üstün olduğu söyleniyor.

coffee shoplara gittiğiniz zaman genelde iki tip öğütücü görürsünüz, biri espresso içindir diğeri diğer demleme türleri içindir. bir espresso için çok iyi öğütme yaparken diğerleri espresso inceliğinde yeterli tutarlılığı sağlayamaz.

ev için alabileceğiniz en iyi elektrikli grinder Niche Zero grinder, üstelik espresso'dan tutun da diğer demleme türleri için de oldukça tutarlı bir öğütüm sağlamakta. ama fiyatı 500 pound un üstünde.

el değirmeni alacaksanız Comandante çok övülüyor. Gene espressodan diğer pour over türlerine göre gayet tutarlı öğütümü gerçekleştiriyor, problem french press için öğütmede başlıyormuş. fiyat bunda da 220 euro civarı

ne kadar tutarlı parçacıklar elde ederseniz elde edeceğiniz lezzet de aynı oranda artacak. diğer bir yandan da her seferinde aynı lezzeti yakalayacaksınız.

dandik grinderlarda problem bu, hem yeterli aralık sunmadığıkları için atıyorum çok ince ayar yapamıyorsunuz bu da lezzeti etkiliyor, hem de çıkardığı parçacıklar arasında fark olabiliyor bu da ayrı bir etken lezzete.

eğer sadece kendiniz için kahve yapacaksanız ya da bütçeniz kısıtlıysa, mutfakta yeriniz yoksa el grinderı.

bütçeniz,yeriniz var ya da yüksek miktarda kahve öğütecekseniz elektrikli grinder.

her şeyde olduğu gibi, ne kadar ekmek o kadar köfte. bu işler biraz bütçeye bakar.

bir de atıyorum Niche grinder almışsınızdır, ama elinizde Delonghi espresso makinesi vardır, bu da anlamsız. yazık o grindera.

ben evde farklı demleme türlerini deniyorum, pour over, espresso, moka pot, filtre kahve vs... elimde hario mini plus var öğütücü olarak. hiç yeterli değil, ama şimdilik idare ediyorum. orta vadede amacım bir tane comandante almak.

Makine sayılmaz ama bialetti’nin filtre kahve aparatını deneyebilirsiniz, üstüne sıcak su döküyorsunuz, filtre kahve hazırlıyor

Bu bahsettiğim porselen bu arada

Hepsiburada.com'dan en ucuz porselen drip'i al geç. Altına koyacak bir nevi küçük sürahinin de olması lazım ama yoksa cam kavanoz falan da olur.

2 veya 02 yazandan alacaksın. 4 değil.

kiwi'nin a101'de de satılan bir modeli var mug'ıyla birlikte satılan, fena değil. a101 fiyatı 99 tl'ydi bu arada.

www.trendyol.com

2 seneden daha fazladır melitta aromaboy var bende. çok memnunum. ancak yurtdışında 35 euro civarı olan alet Türkiye'de 755 TL. imkanınız varsa yurtdışından birisinden rica edin.

www.amazon.com.tr

wmf kitchenminis aroma coffee maker thermo to go, birkaç haftadır kullanıyorum.

tavsiyem plastik olanlardan uzak durun, sağlık için bilmiyorum, firmanın insafına kalmış bir şey sağlıklı plastik üretmek, ama lezzet olarak ciddi sıkıntılı olduğunu duydum.

bu arada wmf in türkiye fiyatı çoğu yerde 900küsür tl, enplus ta 700tl, yurt dışında ise 60 euro.

cemil ozalit ve kadıköy copy center

Marmara üniversitesinin göztepe kampüsünün karşısındaki kırtasiyelerin fiyatları baya uygun.

hayır sürekli 7 şiddetinde olmuyor.

söylenen süre depremin başından sonuna kadar geçen süre, 40 saniye boyunca sürekli 7 şiddetinde sallanmayacak yani. zaten depremlerin çoğunun ilk 10-15 saniyesi hafif şiddetli olur, yani her zaman hissettiğimiz depremler gibi. işte o ilk 10 saniyede kaçacaksak kaçacağız, saklanacaksak saklanacağız. asıl sallayan ve yıkıcı olan deprem ondan sonra başlıyor. mesela 99 depreminde 12. saniye itibarıyla asıl yıkıcı şiddet olmuş.

metal bir plakayı büküp kırıldıktan sonra sallanır ya... rezonans oluşur. işte deprem öyle oluyor.muş.

şiddet depremin çevreye etkisidir ve farklı ölçeklerde anılır. senin bahsettiğin depremin büyüklüğü.

ve hayır bütün süre boyunca aynı ölçekte sallamaz.

deprem ölçen alet sismograf aşağıda gördüğün gibi kayıt ediyor. büyüklük olarak en yüksek değeri yani peak noktasını söylüyolar. aşağıdaki fotoğraftaki eni en geniş çizgiyi.

cdntr1.img.sputniknews.com

Baslangictan bitise peak noktasi baz aliniyor. Yani 40sn boyunca 7 şiddetinde degil.

Mehmet Efendi Etiyopya

ben de kahve sevmem ama frappuccino içebiliyorum. hazır da satılıyor bazı yerlerde, marketlere falan bir bakabilirsiniz.

Ben geçenlerde getir ya da banabi'den filtre kahve sipariş ettim. Kahve Dünyası'nın Kosta Rika kahvesi epey yumuşaktı, çok sevdim.

Dert kafeinse cay da olabilir bence.

Starbucks - Veranda Blend

yöresel kahvelerden kosta rika nın içimi yumuşaktır

Irish cream aromalı kahve.

Nefret ediyorsanız büyük ihtimal sade içmekte zorlanırsınız. Önce nescafe gold alıp sütlü veya şekerli veya ikisini de ekleyerek içimine dayandığınız bir kıvam tutturun, her gün sütü/şekeri biraz azaltıp kahveyi biraz artırın. Başta o kadar da uyku kaçırmaz ama en azından kahveye alışmanızı sağlar.

Süte şekere gerek yok sade içebilirim derseniz, hem zaten süt kaynat falan uğraşamam derseniz a101'de tek kullanımlık portatif filtre kahveler satılıyor 1 liraya. 150 ml su ile hazırlanıyor. Başta 250 ml'lik kupada yapmaya başlar, günden güne suyunu azaltırsınız.
www.a101.com.tr

Şahsen ne kahve içince uykum kaçar ne de ayran içince uykum gelir. Size başarılar diliyorum.

turunçgil tadı içeren çekirdeklere koş.

çözünebilen hazır kahve isterseniz jacobs'un cronat'ını ve özellikle jacobs velour'un övgüsünü duymuştum yumuşak içim olarak. ama onları tatmadım hiç.

hem farklı kahveler hem de farklı demleme yöntemlerini deneyebilirsiniz.

denediğim demleme yöntemleri arasında chemex en hafifiydi, sonrasında v60, filtre kahve vs diye gidiyor. bu yöntemlerin hafif olamsının nedeni içlerindeki kağıt filtrenin yağları asitleri vs filtrelemesi.

sertliği etkileyecek bir diğer mevzu da kahvenin türü, yöresi ve kavrulma tipi.

açık kavrulmuş arabica çekirdekleri genelde daha fazla lezzet barındırıyorlar ama buna karşılık daha asitli oluyorlar. filtre o asitleri süzdüğü için de geriye lezzeti kalıyor. bu noktada da artık bölgeler devreye giriyor, her bölgenin farklı lezzet profili vs oluyor. onu da kendi keyfine göre seçebiliyorsun.

bir diğer yöntem de süt bazlı espressolar. süt acılığı vs alıyor. latte, cappuccino, flat white vs daha bir sürü tür var. fakat genel olarak espresso çok kavrulmuş ve az asitli kahveler oluyor o nedenle diğerlerine kıyasla daha acı oluyor. bir de evde yapması zorlayıcı olabiliyor.

bir diğer yöntem de cold brew. hem klasik kahve tadının çok dışında bir lezzeti var (sanki başka birşey içiyorsunuz gibi), hem
de kafein miktarı bir tık daha fazla diğer türlere göre.

eğer evde hazırlayacağınız bir sistem istiyorsanız yapacağınız şey ucuza konchero demlik, uyguna bir kahve değirmeni ve isteğinize göre bir filtre. ya da french press de işinizi görür.

making-nice-coffee.com

burada bölgelere göre lezzetler yazılmış, artık kendi keyfinize göre bişeyler yaparsınız.

ben 2500 tl üstü espresso makinelerini tercih ederdim, gerisi biraz yalan geliyor bana. özellikle o delonghi'ler aşırı sorun çıkarıyorlar çünkü malzeme kaliteleri çok kötü.

eğer bütçeniz yoksa da ben olsam bialetti moka pot, wacaco minipresso, aeropress tarzı manuel alternatiflere yönelirdim. artan parayla da iyi bir kahve değirmeni ve süt köpürtücü alırdım. belki yukarıda bahsettiğim aletler tam espresso yapmıyorlar, ama o 1000TL fiyat aralığındaki makinelerin de aynı şekilde ne kadar espresso yaptığı tartışılır.

lezetli bir kahve yapmak için en çok ihtiyaç duyacağınız şey taze kahve. taze kahveye de ancak değirmeniniz varsa ulaşabiliyorsunuz. kahve çekildikten sonra hızla tüketilmesi gerekir. maksimum 2-3 gün dayanır sonrasında lezset olarak hemen kendini belli eder. o nedenle kahveyi çekirdek almak ve ihtiyaç kadar öğütmek çok önemli. o nedenle de lezzetli bir kahve içmek istiyorsa kardeşiniz sahip olması gereken yegane şey kahve değirmeni. sonrasında ucuz pahalı farklı ekipmanlar alıp farklı demleme metodlarını deneyimleyebilir kendisi.

bu arada evde çok eski bir delonghi makine kullanıyorum, ama eski makinelerin malzeme kaliteleri güncel modellere kıyasla ciddi farklı, zaten o endenle sorunsuz kullanabildim bunca sene aynı makineyi. ha lezzet olarak ortaya çıkan kahve vasat, bazen de vasatın biraz üstü, çünkü dediğim gibi bu tür makinelerden çok birşey beklememek lazım.

bugün makinem bozulsa moka pot ile devam ederdim, belki cafflano kompresso,wacaco nanopresso, ya da aeropress tarzı ek bir ekipman aldırım. ne zaman para olur o zaman ciddi bir espresso makinesine yatırım yapardım.

ben yıllardır delonghi'nin en ucuz serisini kullanıyorum, bir sıkıntı yok. ne arıza, ne başka bir şey. işini gayet güzel yapıyor.

sadece ucuzundan alırsan biraz yavaş oluyor, o kadar.

www.istanbulbilisim.com

Biz de 4 yıldır delonghi'nin bu makinesini kullanıyoruz; memnunuz gayet. Bizden sonra birkaç arkadaşımız daha aldı aynı makineyi, kimseden sorun olduğuna dair bir şey isitmedim.

Cedric +1 bu dolar kurlarıyla vs. 1000tl'ye düzgün bir espresso makinesi almanız çok zor.
Manuel demlemeye yönelin bence

azcık daha para koyup Redmi Note 7 alabilirsin.

www.hepsiburada.com

adettendir bunu söylemek. azcık daha koyun mi 8 lite alın.

Nokia 6600 falan alınır o paraya

Hiçbirini alma özellikle fotoğraf kalitesi arıyorsan paraya kıyman gerek yoksa çamur çekersin

Yanlış okumuşum silemiyorum da fotoğraf çekmesende onları alma :d

fotoğraf kalitesi aramıyorum, sadece pili bitmesin istiyorum, bir de kullanacağım bir kaç uygulamayı düzgün çalıştırsın istiyorum. (Youtube, Instagram, Spotify, Lightroom, Gmail, Yandex mail, Yandex Disk, Google Drive, google docs ve sheets, canva, Linkedin)

bundan önce lenovo p2 kullanıyordum, 2 yıl boyunca hiçbir sorun yaşamadan mutlu mesut kullandım, o da tahminime göre bu ayarda bir telefondu... bu listelediklerimin ne gibi bir problemi var? neden bunları tercih etmemeliyim acaba?

"Şirketim için" ile "bütçem 1000-1500 arası" kısmını bağdaştıramadım ama huawei diyorum ben.

neden bağdaştıramadınız?

Şirketin varmış ya, onun için. Ne bileyim bir samsung A50 filan demeyince insanın tuhafına gidiyor.

milyon dolarlık şirket değil sonuç olarak :)

2100 liraya yurtdışı xiaomi mi 9t aliyorsun ve bu konuyu burada kapatiyorsun.